Merkez Bankası mektubunun şifreleri
2023 yılı enflasyonunun hedef etrafında konulan belirsizlik aralığının belirgin şekilde üzerinde gerçekleştiği kaydedilen mektupta, geçen yılın ilk yarısında baz etkisine ek olarak döviz kurlarındaki yatay seyir, düşen yabancı para cinsi ithalat fiyatları ve enerji sübvansiyonlarının etkisiyle enflasyonun haziran ayında yıllık yüzde 38.2 olduğu belirtildi.
Bahsedilen bu dönem geçen yıl yapılan genel seçimlere kadar olan süreci ifade ediyor. Bu dönemde kurların baskılanması ve seçime yönelik uygulanan sübvansiyonların enflasyon üzerinde etkili olduğu anlaşılıyor. Yine o dönem düşük faiz ortamının etkisiyle kredilerde yaşanan artışlar, asgari ücret ve emekli maaşlarındaki artışların enflasyon üzerinde talep yönlü baskı oluşturduğu söylenen Mektupta, bu gelişmelerin etkisiyle enflasyondan korunmak isteyenlerin altına ve ithal ürünlere yöneldiği hatırlatıldı. Bu durumun finansal piyasalarda belirsizliği artırdığı vurgulanan Mektupta, şubat ayında yaşanan deprem felaketinin de yine enflasyon üzerinde baskı yarattığına dikkat çekildi.
SEÇİM BİTTİ SIKILAŞTIRMA BAŞLADI
Mektupta, Haziran ayından sonra (seçimlerin ardından) Para Politikası Kurulu’nun (PPK), dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecinin başlatılmasına karar verdiği anımsatıldı.
Bu çerçevede, haziran-aralık döneminde politika faizinin toplamda 34 puan artırılarak yüzde 8,5 düzeyinden yüzde 42,5’e yükseltildiği hatırlatılan mektupta, şunlar kaydedildi: “Parasal sıkılaştırmayla eş anlı olarak, makroihtiyati çerçevede, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleşmeye gidilmiştir. Parasal sıkılaştırma ayrıca, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımları ile desteklenmiştir. 2023’ün üçüncü çeyreğinde, yurt içi talepte süregelen güçlü seyrin birikimli etkileri, vergi ayarlamaları, döviz kuru gelişmeleri, ücret artışları, hizmet enflasyonundaki katılık ve ham petrol fiyatlarındaki ani yükseliş enflasyon dinamiklerinde etkili olmuştur. Ayrıca, tüm bu gelişmelerin kısa bir süre zarfında aynı anda gerçekleşmesinin fiyatlama davranışlarında oluşturduğu ilave bozulma sebebiyle de enflasyon yükselmiştir. Bu gelişmeler çerçevesinde enflasyon, haziran-eylül ayları arasında 23,3 puan artarak yüzde 61,5 seviyesine ulaşmıştır.”
FAİZ ARTIŞI NELERİ DEĞİŞTİRDİ?
Parasal sıkılaştırmanın (faiz artışı) ilk etkilerinin finansal koşullar üzerinde gözlendiği, kısmen talep koşullarına da yansımaya başladığı belirtilen mektupta, “Yılın ikinci yarısında, dış finansman koşullarının belirgin şekilde iyileştiği, rezervlerin istikrarlı artış kaydettiği, talep koşullarının cari işlemler açığına yansıyacak şekilde güç kaybetmeye başladığı, Türk lirası mevduat payının yükseldiği, Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin güçlenerek arttığı gözlenmiştir. Tüm bu gelişmeler para politikasının etkinliğine katkıda bulunmuştur.” ifadelerine yer verildi.
Mektupta, son çeyrek gelişmelerinin, enflasyon üzerinde etkili olan unsurlarda parasal sıkılaştırmaya bağlı olarak kademeli bir geri çekilme yaşandığını ortaya koyduğu, bu dönemde dış finansman koşulları, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve TL varlıklara talebin döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunduğu kaydedildi.
ENFLASYON İNENE KADAR SIKI DURUŞA DEVAM
Mektupta aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceği, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacağı ifade edildi. Dezenflasyonun yani fiyatlardaki artış hızının gerilemesinin 2024 yılının ikinci yarısında olacağını tahmin eden Merkez Bankası’na göre “Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon üzerindeki riskleri canlı tutmakta.”
Parasal duruşun sürdürülmesi ile enflasyonun 2024 yılı sonunda yüzde 36 olarak gerçekleşeceği, 2025 yılı sonunda yüzde 14 ve 2026 yılı sonunda ise yüzde 9 seviyesine geriledikten sonra yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’de yüzde 5 olan enflasyon hedefine yakın ya da orta dönemde ulaşılması hayal gibi. Dolayısıyla Merkez Bankası önümüzdeki yıllarda mektup yazmaya devam edecek.
patronlardunyasi.com